TÜRKİYE’DEKİ ENERJİ KAYNAKLARI
Türkiye’de nüfusun ve sanayileşme faaliyetlerinin artmasının bir sonucu olarak her geçen gün enerji ihtiyacı artmaktadır.
Ülkemiz enerji kaynakları potansiyeli bakımından zengindir. Ancak bu kaynaklardan yararlanma verimliliği düşüktür.
Örneğin , hidroelektrik potansiyelimizin % 30 ‘unu kullanmaktayız. Zengin linyit yataklarımızdan yararlanma oranımız %40’lardadır.
Enerji üretiminde kullanılan petrol ve doğalgaz bakımından ülkemizin potansiyeli yetersizdir. Bu nedenle bu kaynakların büyük bir kısmı ithal edilmektedir. Bu durum da ekonomiye büyük yük olmaktadır
LİNYİT
Türkiye genelde üçüncü jeolojik devirde oluştuğundan linyit en zengin enerji kaynaklarımızdan biridir.
Türkiye'nin hemen her bölgesinde linyit yataklarına rastlanmaktadır. Taşkömürüne göre kalorisi daha azdır. Ancak yaygın olduğundan enerji ihtiyacımızın en önemli kısmını karşılamaktadır.
Ülkemizin toplam linyit rezervleri 8.4 milyar tondur.
Linyit madenciliğinin ekonomiye katkısı esas itibariyle enerji üretimi alanında olmaktadır.
Linyitin en fazla çıkarıldığı bölgemiz Ege’dir. En kaliteli linyitler Ege Bölgesi’nde çıkarılmaktadır.
LİNYİT yataklarının en önemlilerini
Afşin-Elbistan (K. Maraş),Tavşanlı, Seyitömer (Kütahya),Soma (Manisa),Yatağan (Muğla),Saray (Tekirdağ),
Aşkale (Erzurum),Beypazarı (Ankara),Aydın,Amasya ,YozgatKangal (Sivas) havzaları oluşturmaktadır.
Linyitten elektrik enerjisi elde eden termik santrallerimiz, Soma, Tunçbilek, Seyitömer, Afşin - Elbistan, Çayırhan,Yatağan ve Orhaneli termik santralleridir.
TAŞ KÖMÜRÜ
Birinci jeolojik zamanda oluşmuş organik tortul kayaçlardandır. Ülkemiz ise, genelde üçüncü zamanda karalaştığından dolayı, taşkömürü yatakları bakımından fazla zengin sayılmaz.
Taşkömürü rezervi 1.1 milyar tondur. Bunun yaklaşık %82'si kok kömürü elde edilebilecek özelliktedir.
Ülkemizde yıllık ortalama 2.5 milyon tondan fazla taşkömürü üretilmektedir.
Bu rezervin tamamı Batı Karadeniz Bölümü’ndedir. Taş kömürü bu bölümde Zonguldak-Ereğli havzasından çıkarılır.
Taşkömürü daha çok Demir - çelik sanayisinde enerji kaynağı olarak tüketildiğinden, Karabük ve Ereğli demir - çelik fabrikaları buraya kurulmuştur. Ayrıca Çatalağzı (Zonguldak) Termik Santrali’nde de taşkömürü kullanılmaktadır.
Taşkömürü üretimimiz ihtiyacımızı karşılamaz. Bu nedenle ithal edilmektedir.
PETROL
Günümüzün en önemli enerji kaynaklarından biri petroldür. Petrol ulaşım araçlarında yakıt olarak ve plastik, gübre, boya gibi çok değişik sanayilerde kullanılır.
Türkiye'de ilk defa 1940 yılında Güneydoğu Anadolu'da Raman Dağı eteklerinde bulunmuştur.
Türkiye yılda 25 milyon ton ham petrol tüketmekte , bunun %89 ‘unu ithal etmektedir.
Türkiye’de mevcut petrol rezervlerini işletmeye yönelik çalışmalar oldukça yetersizdir. Bu durum üzerinde en önemli faktör arazi yapısının elverişsizliğidir.
Ülkemizdeki petrol üretiminin tamamına yakını G.Doğu Anadolu Bölgesi’nden karşılanır.
Ülkemizde çıkarılan ve ithal edilen petrol, Orta Anadolu (Kırıkkale), Aliağa (İzmir), Ataş (Mersin), İpraş (İzmit) ve Batman rafinerilerinde işlenmektedir.
DOĞAL GAZ
Petrolün gaz haline dönüşmüş bir biçimi olan doğal gaz petrol yatakları çevresinden çıkarılır. Fosil yakıtlar içinde çevreye zararı en az olanıdır.
Ülkemiz, doğal gaz yatakları bakımından zengin değildir. Ülkemizdeki başlıca doğal gaz üretim bölgeleri Hayrabolu (Tekirdağ), Hamitabat (Kırklareli), ve Çamurlu (Mardin)’dur.
Doğalgaz ihtiyacımızın önemli bir kısmı, Rusya Federasyonu’ndan (%66) ithal edilmektedir. Ayrıca Cezayir, Nijerya ve İran doğal gaz ithal ettiğimiz diğer ülkelerdir.
Ülkemizde doğal gazın büyük bir kısmı (%67) elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Doğal gaz ile çalışan santrallerimiz; Hamitabat (Kırklareli), Ambarlı (İstanbul) , Ovaakça (Bursa)’ dır.
SU GÜCÜ
Barajlardaki suyun, elektrik üreten santralleri çalıştırması ile oluşan enerjiye hidroelektrik enerjisi denir.
Türkiye’nin tesbit edilen hidroelektrik potansiyeli 130 milyar kwh’dir (2006 yılı). Ülkemiz bu potansiyelle Avrupa’da Rusya ve Norveç’ten sonra üçüncü sırada gelir.
Keban, Karakaya, ******, Hirfanlı, Seyhan, Kemer ve Demirköprü gibi birçok baraj elektrik ihtiyacımızı karşılamaktadır.
Dışarıya akıntısı olan bazı göllerimiz, tabii baraj özelliğindedir. Bunlardan elektrik üretilir. Başlıcaları, Hazar, Çıldır, Tortum ve Kovada gölleridir.
Hidroelektrik potansiyeli en fazla olan bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesi iken en az potansiyele sahip bölgemiz Marmara Bölgesi’dir.
Ülkemizdeki mevcut elektrik enerjisi üretimimizin %25’i hidroelektrik santrallerden karşılanmaktadır.
Hidroelektrik enerji üretimi iklimden etkilenir.
RÜZGAR GÜCÜ
Rüzgar gücü yenilenebilir enerji kaynaklarındandır. Çevreyi kirletmez. Bu özellikleriyle alternatif enerji kaynaklarındandır.
Türkiye’de ekonomik rüzgar gücünün 20 bin MW kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Ülkemizde özellikle Doğu Akdeniz, Marmara ve Ege Bölgesi'nde birçok yerde yeterli rüzgar potansiyeli olabileceği bilinmektedir.
Ülkemizdeki rüzgar potansiyelinin belirlenmesi yönündeki en önemli çalışma, “ Rüzgar Atlası”nın hazırlanması çalışmasıdır.
En büyük rüzgar potansiyeline sahip bölgemiz Marmara Bölgesi'dir. İlk rüzgar santralimiz 1998 yılında Çeşme (İzmir)’de kurulmuştur.
JEOTERMAL ENERJİ
Jeotermal enerji, yer altındaki sıcak sulardan ya da su buharından elde edilir. Yenilebilir enerji kaynaklarındandır.
Ülkemiz yakın bir jeolojik devirde oluştuğundan ve genç kıvrım dağları kuşağında bulunduğundan zengin bir jeotermal potansiyeline sahiptir.
Türkiye; jeotermal potansiyeli bakımından, Avrupa'nın 1'nci, Dünyanın 7'nci, ülkesi konumundadır.
Potansiyel oluşturan alanlar Batı Anadolu'da yoğunlaşmıştır.
Jeotermal enerji kaynaklarından elektrik üretiminde yararlanılabilir.
150-200 ºC sıcaklıklardaki su buharı sondajlarla yeryüzüne çıkarılarak elektrik enerjisi elde edilir.
Ülkemizdeki ilk jeotermal santral 1984 yılında Sarayköy (Denizli)’de kurulmuştur.
Jeotermal enerji kaynakları sıcaklıklarına bağlı olarak
Isıtmada (konut, sera, termal tesis ısıtması) kullanılır.
termal turizm-tedavi ve kültür balıkçılığında kullanılmaktadır.
GÜNEŞ ENERJİSİ
Tükenmeyen enerji kaynakları içinde en önemlisidir. Türkiye orta kuşağın güneyinde Akdeniz iklim bölgesinde yer aldığından bir çok bölgemizde yıl içinde güneşli gün sayısı ve güneşlenme süresi yeterli düzeydedir.
Yıl içinde güneşlenme süresi en yüksek bölgemiz G.Doğu Anadolu Bölgesi iken güneşlenme süresi en az olan bölgemiz Karadeniz Bölgesi’dir.
Güneş Kollektörleri güneş enerjisini ısı enerjisine dönüştüren sıcak su üretme sistemleridir.
Ülkemizde güneş enerjisinden en çok su ısıtmada faydalanılır.
Güneş enerjisi son zamanlarda arabaların çalışmalarında , evlerde yemek pişirmede yararlanılan teknolojilerde de kullanılmaktadır.
NÜKLEER ENERJİ
Uranyum ve toryum gibi ağır radyoaktif atom çekirdeklerinin parçalanması sonucunda büyük bir enerji açığa çıkmaktadır.
Ağır atom çekirdeklerinin nötronlarla bombardımanı sonucunda bu çekirdeklerin parçalanması sağlanabilir; bu tepkimeye "fisyon" adı verilmektedir.
Fisyon tepkimeleri ile elde edilen enerjiye "çekirdek enerjisi" veya "nükleer enerji" adı verilmektedir.
Nükleer reaktörler nükleer enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir.
Ülkemizde stratejik madenler grubunda yer alan uranyum ve toryum minerallerinin rezervlerinin tesbit edilmesi çalışmaları devlet tarafından sürdürülmektedir
BİYOKÜTLE ENERJİSİ
Bitkilerden veya biyolojik her türlü atıktan elde edilebilecek olan enerjiye genel olarak biyoenerji denilmektedir.
Bitkisel organizmalar biyokütle olarak adlandırılır. Biyokütle enerjisi biyokütlenin yakılması ile elde edilen enerjidir. Çevre dostu bir enerji kaynağıdır.
Biyokütle enerjisinin elde edildiği başlıca kaynaklar;
bitkisel atıklar (dal, sap, saman, kabuk, kök),
yağlı tohum bitkileri (Kanola ,ayçiçeği, soya),
karbonhidratlı bitkiler (patates, buğday, mısır,pancar),
protein bitkileri (baklagiller),
elyaf bitkileri (keten-kenevir),
evsel atıklar,
odun, sanayi atıkları ve hayvansal atıklardır.
BİYOGAZ ENERJİSİ
BİYOGAZ; organik kökenli atık ve artıkların oksijensiz ortamda fermantasyonu sonucu ortaya çıkan renksiz - kokusuz, havadan hafif, parlak mavi bir alevle yanan bir gaz karışımdır.
Bileşiminde organik maddelerin bileşimine bağlı olarak yaklaşık; % 40-70 metan, % 30-60 karbondioksit, % 0-3 hidrojen sülfür ile çok az miktarda azot ve hidrojen bulunur.
BİYOGAZ ÜRETİMİNİN YARARLARI
Ucuz - çevre dostu bir enerji ve gübre kaynağıdır.
Atık geri kazanımı sağlar.
Biyogaz üretimi sonucunda hayvan gübresinde bulunabilecek yabancı ot tohumları çimlenme özelliğini kaybeder.
Biyogaz üretimi sonucunda hayvan gübresinin kokusu hissedilmeyecek ölçüde yok olmaktadır.
Hayvan gübrelerinden kaynaklanan insan sağlığını ve yeraltı sularını tehdit eden hastalık etmenlerinin büyük oranda etkinliğinin kaybolmasını sağlamaktadır.
Biyogaz üretiminden sonra atıklar yok olmamakta üstelik çok daha değerli bir organik gübre haline dönüşmektedir.
BİYODİZEL
Biyodizel, yağlı tohum bitkilerinden (kanola, ayçiçek, soya) elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizatör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür.
Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir.
Ülkemizde de biyodizel çok soğuk bölgelerimizin dışında dizelin kullanıldığı her alanda kullanılabilecek bir yakıttır.
Biyodizel ulaştırma sektöründe dizel yakıtı yerine kullanıldığı gibi konut ve sanayi sektörlerinde de fuel-oil yerine kullanılabilecek bir yakıttır.