Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?
Gönlünü Şirin´in aşkı sarınca,
Yol almış hayatın ufuklarınca;
O hızla dağları Ferhad yarınca,
Başlamış akmağa çoban çeşmesi
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi,
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi!
Vefasıs Aslı´ya yol gösteren bu,
Kerem´in sazına cevap veren bu
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
Sızmazdı toprağa çoban çeşmesi
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda;
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.
Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar:
Beyhude seslenir, beyhude çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi
Genel Açıklama
Çoban çesmes şiirinde şair, ferhat ile şirin, kerem ile aslı, leyla ile mecnun gibi ünlü halk hikayelerine yer vermiştir.bu şiirde şair,anadolu halkının dilinde yüzyıllardır büyü bir zevkle anlatılan aşk hikayelerini ve bu aşkların derin izlerini ortaya koymuştur.
Halk hikayelerinde aşıkların çeşme başlarında sevdikleriyle buluşup konuşmaları çokça işlenmiştir.şair deişte bu özellikten hareketle çoban çeşmesinden akan suyun sevdiğine kavuşamadan bu dünyadan ayrılmış nice aşıkların acılarını dile getiren bir çobanın kaval sesine benzetmiştir.
Çoban çeşmesinin aynı zamanda sevdiğini arayan aşık olarak da düşünen şair,çoban çeşmesinden akan suyun bağdan bağa gezmesini,nereye çıkacağını bilmeden bir sağa bi sola akmasını hep bu çaresiz arayışın bir sonucu olarak değerlendirir.